▪Gidebilirseniz Medine-i Münevvere’ye gidin.
Ve gidebilirseniz Medine’ye genç yaşta gidin.
▪Gidişiniz Mus’ab gibi olsun.
Henüz ayaklarınıza takılmadan dünya, henüz ruhunuz günahı tanımadan gidin.
▪ İlk günlerdeki gibi olsun Efendimize ﷺ gidişiniz.
Hani Hz. Ali 10 yaşındaydı.
Zübeyr Bin Avvam 12 yaşında,
Habbab Bin Erat 16’sındaydı,
Hz. Cafer 20’sinde.
Mesleme bin Selame 24’ündeydi.
Umeys’in kızı Esma gibi genç yaşta gidin.
Hz. Zeynep gibi saf ve temiz.
▪Efendimiz ﷺ etrafında yürüdükleri gibi sizde mescidin bahçesinde yürüyün.
Melekler belki sizi onlara benzetir. Tıpkı Zeynep’in yaşında derler. Fatıma’nın yaşında. Ali’nin yaşında. Mus’ab’ın yaşında. Cafer’in yaşında. Melekler sizi yaşınızla benzetsin,
▪Allah ﷻ ise yaşayışınızla.
Sanki siz başka bir ümmettiniz ve Allah ﷻ dua ettiniz. “Ya Rabbi bana bir kereliğine Ümmet-i Muhammed ile umre yapmayı nasip et.”
Allah ﷻ duanızı kabul etti.
Şimdi siz Medine-i Münevvere’desiniz. Peygamber ﷺ Efendimizin dünya gözü ile gördüğü dağları, taşları görüyorsun. Aynı havayı teneffüs ediyorsun. Sen ve çevrenizde gördükleriniz Peygamber ▪Efendimizin ﷺ misafirleri.
Ev sahibinin hatırına onları hoş görmelisiniz. Kılabilirseniz beş vakit namazı da Mescid-i Nebevi’de kılın. Mescidin bahçesine girerken, dünyanın malını da kelamını da ardınızda bırakın. Salat ve selamla yürüyün ve selametle huzura girin.
▪Farz edin ki mihrapta Rasulüllah ﷺ var. Ön safta sahabe ve dalga dalga Ümmet-i Muhammed var. Asr-ı saadette kılınan namaz gibi olsun namazınız.
Ravza-î Mutahhara’da namaz kılmak şereftir. Sanki cennette kılmış gibi olursunuz. Ama girebilirseniz Ravza’ya iki rekat kılın duanızı yapın hemen çıkın ki, diğer misafirler de o şerefi kazansın.
Oturun bir kenara. Kapayın gözlerinizi. Dalın tefekküre.
▪Efendimiz ﷺ nereye gittiyse, o gitti diye sizde gidin.
Uhud’a gidin, Mescid-i Kıbleteyn’e, Hendek’e, Kuba Mescidi’ne. Eğer giderseniz Uhud’un hüznünü, Kıbleteyn’in itaatini, Hendeğin açlığını, Kuba’nın sevincini hissetmeye çalışın.
▪Hele ki Uhud ölmek için çok güzel bir gündü. O gün Uhud’da Hz. Hamza ile omuz omuza olamayışınıza, o gün Uhud’da ölemeyişinize ağlayın.
▪Vaktinde kılamadığınız namazlarınıza, günahlarınıza, yeterince dua ve niyazlarda bulunamadığınıza ağlayın.
▪Medine-i Münevvere’den ayrılık vakti geldiyse yaşadığınız ve şahit olduğunuz olumsuzlukları unutun. Belki siz yanlış görmüş yanlış anlamışsınızdır.
▪Eğer gelmekte geç kaldıysanız hayıflanın, üzülün. “Keşke genç yaşta gelseydim” pişmanlığınız dilinizden düşmesin.
▪Ama ilk fırsatta tekrar gitmek istediğinizi anlatın.
▪Sevdiklerinize Medine’yi ve Medine halkını övgünün en üstünüyle anlatın.
Belki bir fırsat daha çıkar karşınıza, kim bilir?
Belki ev sahibi sizden hoşnut olur da sizi tekrar misafir etmek ister…