
Uzunca bir ara görüşmemiş olsakta herhangi bir vesile ile bir araya geldiğimizde daha beni görür görmez o anda düşüncesinde var olan herhangi bir konu hakkında sorular sorup cevabını bekliyor. “Halit, ne yapan? Nöğürün?” diye söze giriyorum. O ise hala beni ilk gördüğündeki sorduğu sorunun cevabını bekliyor. Bazen de “ben babamın oğlu, sen?, senin gammenin adı ne?” gibi sorular sorup bende ona göre uygun cevabı vererek muhabbeti başlatıyoruz.
Yakın akraba olmamız dolayısıyla aklımın erdiği zamandan buyana kendimi bildim bileli Halit her zaman hayatımın bir köşesinde. Bazen düşünüyorum da ondaki hasletlerin bazıları normal insanlarda da olsa hiç şüphesiz evliya olurlar. Tabi bunu söylerken en başta kendi nefsime söylüyorum.
Nedir o Halit’te olan hasletler?
En başta rızık endişesi yok, riyakârlık yok, yalan dolan yok, haksızlık veya başkasının hukukuna tecavüz etmek gibi bir eylemi yok, kin tutmaz, vs…
Halit köyümüzün en çok gezen kişisidir. Köyde herşeyden haberi var. Kim yeni bir inşaata başlasa, bir iş makinesi herhangi bir yerde çalışma yapıyorsa, köye gelen giden vs. benzeri şeyler Halit’ten sorulur. Ayrıca ondaki araba merakı ve sevgisi bambaşka. Herhangi bir araca binip gezmeyi çok sever, araç hareket etmese bile içinde oturmak onun için bir mutluluktur.
Hiç unutmam(!) Yedi sekiz yaşlarında falandım. Eskiden kendilerinin bir kamyonu vardı. Halit’le birlikte ikimiz kamyonun içinde oturup teyp dinliyorduk. Halit merakından dolayı şoför mahallindeki düğmeler, vites, vs.. karıştırıp dururken araba hareket edip geri istikamete gitmeye başladı. Neyse ki araba etrafa bir zarar vermeden dayımgillerden birisi gelip hemen arabayı durdurdu. Halit, araba üzerine hiç bıkmadan saatlerce konuşup kendi neşesini bulabilir.
Ama onunla konuşurken muhatabı onun dilinde konuşmalı. Aksi takdirde iletişim kurulamaz. Halit’in; kişileri, nesneleri, olayları tanımlamasında kendine özgü bir dili vardır. Genelde onu yakın akrabalar veya onunla fazla muhatap olanlar bilir. Köye fazla gidip gelmeyen veya Halit’le yolu kesişmeyen kimseler yakın akraba dahi olsa onu anlayamaz. Kendi aile fertlerini ve sürekli yakın iletişim içerisinde olduğu kimseleri genelde adıyla veya kendisinin o kişiye verdiği bir adla bilir, öyle tanımlar. Fazla iletişim halinde olmadığı aileleri veya kişileri tanımlarken, o aileden bir kişiyi tanımlar ve diğer fertlerini tanımladığı o kişi üzerinden tanımlar. Muhatabı olduğu kimseye birşeyler sorar ona birşeyler anlatır. Genelde onunla iletişimi yakalayamayan kimseler onu dinledikten sonra anlattıklarından bir şey anlamadan “he, he,” diyerek konuyu farklı bir alana çekmekte, “Halit falanca kişi sana ne dedi? Şu kişiye şu hareketi yap hadi” gibi ifadelerle Halit’i küfre alıştırmakta ve hoş olmayan davranış biçimi sergilemesine (el hareketi vs.) neden olmaktadırlar. Bu duruma defalarca şahit olmuşluğum vardır. “Aklı başında” olan herkesin bu olumsuz davranış biçiminden kurtulması gerekir. Herhangi bir kimseye fiziki olarak bir eylemde bulunuyorsa o kişiyle ilgili olumsuz bir anısı vardır.
Halit’in bazı olayları aktarırken kendine özgü jest ve mimikleri vardır. Onu bilen kimseler bir sohbet ortamında onunla daha eğlenceli vakit geçirebilir. İkimiz biraraya geldiğimizde genelde tertipleri bi sayarız. Ya Halit ben unuttum bizim tertipleri bi sayalım kimler vardı diyorum. Hemen başlar saymaya. “Ben, Halamın Hasan (Hasan Turan), Gabananın oğlu (Hüseyin Özdemir), Atın oğlu (Mehmet Çiçek), Büllünün oğlu (İbrahim Türker)” sayar bitirir. Sonra askerlik şubesindeki muayene anılarını konuşup güleriz birlikte.
Halit…
Tertibim benim.